1 Ağustos 2017 Salı

MERSİN GEZİSİ



Herkese merhaba :)
Yine uzuuuun bir ara verdikten sonra bloğuma geri döndüm (gerçekten döndüm mü acaba?) Büyük bir Mersin arşivimden seçtiğim resimlerle bugün anılarımı tazeleyeceğim, bu arada da sizlere gezilecek yerler göstereceğim. Ya da siz benden önce gidip görmüşsünüzdür de siz de bir anı tazeleme yaparsınız. O zaman başlıyorum :)



Haziranda okullar kapandıktan sonra kursta da öğrencilerim bitmek üzereyken hazırlıkta tanışıp bir daha da hiç ayrılmadığımız Melis beni ziyarete gelmişti. Sarıyer sahilde cafede otururken, bana sürpriz yapmış ve 1 hafta sonraki doğum günümü kutlamıştı. Oturup, sohbet ederken bir anda bana Mersine gelsene gezeriz hem yeni bir yer görürsün dedi. Ben de aslında o an çok da gitmeyi düşünmeyerek bilmem bakarız demiştim. Daha sonra bütün gün vakit geçirip ben evime döndüğümde aileme sordum onlar da biraz düşündükten sonra onayladılar. Bir anda bana Mersin yolu görünmüştü. Uçak biletini aldıktan sonra bir sabah babamla birlikte uyanıp, onunla birlikte servise çıktım. Saat 6 falan ve o saatte benim uyanmam imkansız gibi bir şeydi şaka yapmıyorum. :D Her neyse babam servisi bitirdikten sonra beni havaalanına getirdi. Ben pasaport kontrolü yapan insanlara bakıp iç çekerken, bilet alma sırası bana gelmişti. Görevli benden kimlik isteyeceği yerde pasaport isteyince bir an her şeyin hayal olduğunu düşünüp Londraya gidiyorum diye düşünmüştüm ki pardon kimlik diyecektim diye düzelttiğinde Adanaya gittiğimi hatırladım. :D Biletimi alıp valizimi teslim ettikten sonra babam ve arkadaşıyla birlikte oturup bir kahve içtik ve daha sonra ben uçağa doğru yol aldım. Uçağa binip kalkışa geçtiğimizde ilk defa yalnız uçağa binmemden mi yoksa sabah çok erken olmasından mı bilmem bir an elimi kolumu nereye koyacağımı bilemedim :D



Adana'ya ulaştığımda, hiç beklediğim gibi bir hava durumuyla karşılaşmadım. Öyle bir yağmur yağıyordu ki yok yok ben kesin yanlış geldim dedim kendi kendime. Servise binip Mersin'e ulaştığımda Melis ve annesi beni orada bekliyordu. Eve gidip bir şeyler yedikten sonra dışarı çıkmaya karar verdik. İlk gün Mersin Marinaya gittik. Çok huzur veren bir yerdi, kahve içerken havanın hafif esintisiyle birlikte bütün yorgunluğum gitti desem yalan olmaz yani. Orada biraz oturduktan sonra yürüyerek sahile doğru gittik biraz da sahil havası aldıktan sonra eve döndük, yol yorgunluğu denilen bir şey yahu demek isterdim ama hiç yorgunluk hissetmiyordum :)

Ertesi gün daha öncesinde Turkcell'in Salla Kazan uygulamasından kazandığım sinema biletleriyle birlikte Wonder Woman filmi için Mersin Forum'a gittik. Filmi çok beğendim ama şu an onun hakkındaki yorumumu yazmayacağım. Filmden sonra Melis beni Tantuni yedirmeye götürdü. Eh Mersine gelip de Tantuni yemeden dönmek olur mu? Tabi ki olmaz. Tantuninin lezzetini bir kahveyle taçlandırmasam olmazdı tabi ki. Tekrar Mersin Foruma dönüp akşam kahvemizi içerken birazcık dedikodu yaptık :D
Orada ulaşımın kolay olmasından dolayı ya trafiğe kalırsam ya otobüsü kaçırmışsam gibi şeyleri çok düşünmemiz gerekmediği için kahvemin keyfini çıkarttım.



Ertesi gün Melis benim için yeni bir plan yapmıştı bile. Kahvaltıdan sonra hazırlanıp evden çıktık. Kushimoto sokağına götürdü. Burası yıllar önce Japonyadaki bir kentle Mersinin kardeş olmasından sonra birer sokaklarının isimlerinin değiştirilmesi sonucunda Mersinde bir sokağın ismi değiştirilmiş. Bu sokakta tadı hala damağımda kalan Atomu denedim. Melis bana daha öncesinde anlatmıştı ama denemeden nasıl bir şey olduğunu tahmin edememiştim açıkcası. Eğer Mersine yolunuz düşerse kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Hele yaz günlerinde giderseniz sıcakta hem lezzetli hem de serin bir şeyler içmek kadar iyisi olamaz. Sonra sahile indik orada biraz vakit geçirdikten sonra eve doğru yol aldık :)



Alışverişler, sahil keyifleri derken geldi haftasonu :) Haftasonu Melisin ailesi beni Tarsusa götürdü. Tarsusu da görmedim demem artık :D Tarihi dokusu çok yoğun bir yer. Gerçekten görmeden dönülmeyecek bir yer. St Paul Kuyusu olsun, Kilisesi olsun oldukça ilgi çekiciyidi çok hoşuma gitti. Ayrıca orada bir de Yedi Uyurlar Mağarası var. Orayı görmek de benim için  bir ayrıcalıktı.
Pazar günü ise Vadiye gittik. Orada yer yer yemek için  açılmış mekanlar var ve istediğini yeri tercih ederek ister kendiniz ister mekanın sizlere sunduğu yemeklerle güzel bir gün geçirebilirsiniz. Bol bol oksijen alıp günümün keyfini çıkarttım. Burdan bir kez daha teşekkür ediyorum beni oraya götürdükleri için :)



Haftasonu bitip benim de dönüşüme az bir zaman kalmışken bir de Pompeio Polisi görmek istedik ve yine düştük yollara. Burada yapılan kazılar şu an bitmiş ve bazı bulunan kalıntılar Mersin Müzesinde sergileniyor. Ayrıca Pompeio Polis Atatürk'ün ziyaret ettiği son Ören yeriymiş. Orayı görmeyi çok istemiştim ancak bana biraz boş geldi yani kazı bittikten sonra öylesine terkedilmiş gibi geldi.

Salı günü İstanbula geri dönüş günüm olduğu için hiçbir şey yapmadık, kahvaltıdan sonra hemen düştüm yollara. Bu blogta eksik bıraktığım ya da unuttuğum bir şey var kusuruma bakmayın, üzerinden çok zaman geçtiği için aklımda kaldığı kadarıyla yazdım :)



3 yorum:

  1. Mersine gitmeyi hep istemiştim, benim için harika bir yazı oldu

    YanıtlaSil
  2. Bir Mersinli olarak Mersin hasretimi giderdiniz diyebilirim. En kısa zamanda tatile gideceğim ben de

    YanıtlaSil
  3. Başarılı bir yazı, tebrikler

    YanıtlaSil